My Melody Crying

6 Şubat 2015 Cuma

Kore Şirketi'ndeki İş Deneyimim! :)

Merhabalar Arkadaşlar,

Bu benim ilk yazım olacağı için biraz gerginim. :) Uzun süredir kendimi, gördüklerimi, kendi dünyamı anlatabileceğim ve paylaşımlarda bulunmak istediğim bir blog açmak istiyordum. O nedenle  kendi lakabım olan "Bollyprincess" adlı isimle bir blog açtım. Lakabımın anlamını daha sonra açıklayacağım ;)


İşte başlıyoruz:

Belki bir çoğunuz biliyordur  2013 yılında İstanbul-Gyeongju Dünya Kültür Expo'su yapıldı. Bu organizasyonun bel kemiklerinden biri olan özel bir Kore firmasında ofiste çalıştım. 

Öncelikle bir arkadaşım böyle bir ilanı internette görüp bana haber vermesi üzerine verilen adrese CV'mi gönderdim ve daha sonra beni mülakata çağırdılar. Mülakatta şirketin sahibi ve diğer bir organizasyonunun başkanlığını yapan beyefendi benimle toplu mülakat gerçekleştirdiler. Mülakata kamera çekimi eşliğinde İngilizce ve Türkçe olarak gerçekleştirildi ve görüşme biter bitmez benimle görüşme yapıp anlaşma yaptılar ve böylelikle Kore firmasında çalışma serüvenim başlamış oldu. Neler yapmadım kiiii o şirkette? Patron ile birlikte iş görüşmelerine gittim, çeviri ve tercümanlık yaptım, Korece bilen işe alınacak asistanlarla mülakat yaptım, anlaşma hazırladım, ilgili firmalar ile görüşmeler düzenledim,pazarlıklar yaptım, Koreli patronun takvimini hazırladım ve daha sayabilirim sanırım. He birde o kadar asistanın tripleri ve dedikoduları ile uğraştım. Oppa Oppa diye dolaşıp işlerini aksatan kızlar da cabası. Neyse,ilk bir ay çok iyiydi. Çünkü Türk bir beyefendi ile çalışıyordum ve Ramazan olduğu için erken çıkmama, orucumu açmama müsaade ediyordu. Fakat ikinci ay Koreliler ile aynı ofise geçtim. Ofiste sadece iki Türk'tük. İki ay boyunca hiç tatil yapmadan çalıştım. Kimi zaman günde 14 saat kimi zaman daha fazla kimi zaman biraz daha az. Korelilerin çalışma sistemi çok ağır. Bir boş görmeye dursun seni patron hemen bir iş için emir veriyor. Emir diyorum çünkü Türk ve Koreliler arasında tabi ki ayrım yapıyordu patron. Genç olmam onun emir cümleleri ile konuşması için ikinci bir neden zaten. Diğer bir ayrımcılığa şöyle örnek vereyim. Korece bilen Türkler şakır şakır Korece konuşurken ve ilgili bölümlerden mezun ya da Korece eğitim almış insanlarken Türkçeyi çay pat hatta konuşamayanlar dahi bazı torpillerden dolayı işe alınıp Koreceyi çatır çatır konuşan ve bazı Korelilerden daha çok iş yapan biricik Türk asistanlarımızdan daha fazla maaş aldılar. Dediğim gibi organizasyon üzerine bir iş olduğu için çalışma saatleri çok belli olmuyordu. Ertesi günü işe 9'da gitmeyi beklerken patron seni sabahın köründe arayıp herhangi bir dosyayı o anda hazırlamanı veya göndermeni bekleyebiliyor. Ya da işten belirli bir saatte çıkmayı beklerken patron alıp seni toplantıya götürebiliyor :(  Başlarım böyle işe diyebilirsiniz arkadaşlar ama inanın Kore şirketlerinde genel anlamda iş böyle dönüyor. İşten bir kaç sefer çıkmayı düşündüm ama benim kafamı dağıtmam lazımdı ve içimden bir ses çıkmamam gerektiğini söylüyordu. Ofisteyken hastaneden komada yatan babaannemin vefat haberini almak beni o kadar yıkmıştı kiiii bu acıyı hiçbir söz ifade edemez diye düşünüyorum. 20 yıldır beraber yaşadığım, hayatımın kahramanlarından biri olan bir canı kaybetmek o kadar koyuyor ki insana. Bağıra bağıra ağlayarak o sokaklarda taksi aradığım günü sanırım hiç unutamayacağım. Cenaze için Konya'ya gittik ve Koreli biricik patronum hemen aradı beni. Önce bir başsağlığı dileyip sonra işe gelip gelemeyeceğimi sordu. Bir kaç gün içerisinde anca işe dönebileceğimi söyledim. İki gün sonra beni arayarak hemen  işe gelmemin zaruri olduğunu söyledi aksilik bu ya araba Bolu yolunda bozuldu dönerken ve Otobüs ile dönmem gerekti. Dönmem gereken saatten daha geç saatte İstanbul'a döndüm. Bu süreç içerisinde tabikii patronum ve diğer Koreli çalışan beni 10000 kez aradı ne zaman geliyorsun diye? :( İçimdeki acıyı mı bastırmaya çalışayım  bu kişilerin ruhsuzca kurduğu cümlelere mi bilemedim o anda. Ama çıkamadım o işten neden bilmiyorum. Şimdiki aklım olsa ve karakterim gereği yakarım gemileri ama o an bir şey beni durdurdu. 2'de İstanbul'a döndüm ve 3'te beni patronum işe çağırdı. Ben de acil diye koşa koşa gittim ve bir baktım ki iş falan yok. Adam sadece yarın gelmelisin şöyle böyle diye keyfine çağırmış. Hadi gel buradan yak. Suratımda yanaklarıma kadar inmiş morluklarla, 3 gün kadar uykusuz sadece şekerlemelerle geçinen bir vücut ile koşa koşa gitmiştim halbuki. Neyse sonra yemek ısmarladı beni güldürmeye çalıştı falan :D Tabi ki şu ana kadar negatif şeylerden bahsettim fakat güzel,pozitif anılarımda oldu. Bütün dosyalar, Türkiye ayağıyla ilgili her şey benim elimdeydi. İster istemez bağlıydılar bana ve bu nedenle işten çıkacağım dediğimde biraz daha kibar davranmaya çalışıyordu patronum. :D  Ama orada Türkiyeyi temsil ediyordum. Bu benim için büyük bir sorumluluktu tabi. Çok güzel anılarım geçti. Ofisteki bazı Koreliler İngilizce veya Türkçe konuşamasalar bile benimle iletişime geçmeye çalışıyorlardı hahah :D Hatta bir tane ajusshi bana Music Bank için ücretsiz bilet vermişti. O da bir dahaki yazıma artık ;) 
Dediğim gibi Koreliler çok çalışıyorlardı. Doğru düzgün yemek ve çay molası vermeden fakat şöyle söylemeliyim Türkler az sürede hem çay hem yemek molası verip onların o sık çalışmalarıyla tamamladıklarını daha kısa sürede tamamlıyorlardı. Gördüm, yazıyorum arkadaşlar. :) Belki diğer Kore şirketlerinde ortam daha farklıdır, bilemiyorum. He birde, iki sefer patron ve diğer yetkililer yaptığı hataları kapamak için benim üzerime atıp bir ton yalan uydurmuşlardı en büyük baş bunları azarlamasın diye beni kurban ilan edip pabo pabo diye bağırmışlardı. Asla affetmeyeceğim onları böyle iftira edip hakkımı yedikleri için. Ama dediğim gibi edindiğim arkadaşlıklar, geçirdiğim vakit, gördüğüm yeni şeyler ve aldığım sorumluluk ve deneyim yine de bu negatif şeylerin azalmasını sağlıyor. Üzüntülerimi unutmaya çalışıp, aklımı dağıtmaya çalıştım. KBS ile röportaj bile yaptım haha :D Çevrem genişledi, Korecem gelişti, deneyim kazandım, bir kültürü ve o külütürün insanlarını yakından tanıdım ve bütün sıkıntılarıma destek olan onunla tanıştım orada <3 Kore'den ofise ilk geldiği günden beri sıkıntılarımı azaltıp, yaralarımı onarmaya çalıştı. Sanırım içimden işten çıkmamı engelleyen his oydu :) He bu arada Koreli patronum bonkördü bana çok güzel yemekler ısmarladı. Arada arayıp sorar, sağolsun.:D 


Arkadaşlar, yazımı buraya kadar okuduğunuz için çok teşekkür ederim. Yorumlarınızı, sorularınız bekliyorum ^_^
Dediğim gibi Koreliler ve Kore şirketleri filmlerde, dizilerde gördüğünüz gibi değil. Bunu unutmayın ^^ Gerçekten iyileri de var çıkarlarını düşünüp, vefasız olanları da var. Ben dostluğumu  hala devam ettirdiklerim arkadaşlarla ve vefasız olanları ile de tanıştım elbet. Siz siz olun vatandaşlıkları ile değil karakterleri ile onları ölçüp biçin. Benden bu kadar. Görüşürüz :) :3 ^_^





3 yorum:

  1. Merhaba güzel bir yazı olmuş
    İsten çıktınız mi peki devam mi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba! Öncelikle çok teşekkür ederim yorumunuz için. Evet proje kapsamlı bir iş olduğu için ve üniversite öğrencisi olduğum için işten çıktım. :)

      Sil
  2. Ben aslinda Kore sirketinde calisacak kadar koreceye sahibim ama (topik 6) basortumden dolayi ise alinmadigimi dusunuyorum 2 kez falan basvuru yapmistim geri donmediler de. Ama korelilerin daha fazla maas aldigini duyunca onlar beni cagirsa gitmem modundayim. Yazi bilgilendirici olmus. Tesekkurler.

    YanıtlaSil